29 Aralık 2011 Perşembe

Bi' Baksanıza Buraya

Ehh... şey... ben bişiy diyecektim de.


Malum. Yeni yıla aşağı yukarı bir gün kaldı.


Yeni yıla dair umutlarınız ya da beklentileriniz var mı bilmiyorum. Belki de yeni yılın sizin için inanılmaz geçeceğini sanıyorsunuz. Belki de reklamlarda ya da filmlerde gördüklerinizin büyüsüne kapıldınız. Belki de bir çeşit Amerikan rüyası yaşıyorsunuz (çünkü her aşırı büyük umut bir Amerikan rüyasıdır).


Bu yeni yıldan ne umuyorsanız, o olmayacak.


2012 yılı da tıpkı her yıl gibi kahkalarla gözyaşlarının, cesaretle korkunun, sevgiyle nefretin, dostla düşmanın, başarıyla başarısızlığın, olağan dışıyla rutinin birbirine karıştığı bir yıl olacak.


Bu yeni yılın keyifsiz bir yıl olacağı anlamına gelmiyor.


31 Aralık 2012'de, geriye dönüp baktığınızda keyifsiz olmayın istiyorum sadece.


1 Ocak 2012 benim için bir viraja girmek olacak. Hayatımın çok büyük bir kısmını değiştireceğim. Adım adım. Saniye saniye. Her gün yeni bir karar olacak. Bu kaos benden sadece iki gün uzakta (bu yazıyı 29 Aralık 2011'de yazıyor olduğumu düşünecek olursak). Birkaç gündür garip bir haldeysem (ki öyleydim ve hala öyleyim), bu gerçeği daha bilinçaltımda bile sindiremediğimden olmalı. Haksız mıyım? Mantıklı gelmiyor mu?


Yeni yıla pek iyi gireceğimi sanmıyorum. Hastayım ve yılın son gecesinde ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Ayrıca pek iyi bir ruh halinde olduğumu da söyleyemem.


Ben ne diyordum? Ha, şu yeni yıl beklentileri. Büyütmeyin yeter. Benim gibi beklentisiz olmayın ama, yoksa tadı kaçar yeni yılın.


Neyse ya, mutlu yıllar.