3 Temmuz 2019 Çarşamba

Özgürlük?

Vay be. Ne kadar okunduğuma baktım da, neredeyse kimse okumuyor yazdıklarımı. Kimse siklemiyor lan burayı. Bir bakıma iyi bir şey. Bir bakıma da kötü. Aklımı herkesin ulaşabileceği bir yere açıyorum, bu salakça. Ama kimse dönüp bakmıyor, bakmayınca da salaklığım haklı çıkıyor.

Beni bilen bilir, kasıtlı olarak kendimden memnuniyetsiz olurum. Şu anda da yaptıklarımı küçümseyip, yapmadıklarımı gözümde büyütmekle meşgulüm. Ama bu durumun çok da bilincindeyim; ne kendimi çok hırpalıyorum ne de kendimi çok rahat, çok serbest bırakıyorum. Kendime yüklendiğim bu alan dışında bir eksiğim, bir sorunum yok. Hikayemin şimdiki bölümünü nasıl kapatacağımı biliyorum, bir sonraki bölüm (artık her ne olacaksa) için neler yapacağımı biliyorum. Şu anım içinde ölçülüyüm.

Soruya geliyoruz şimdi de. Ben özgür müyüm şu an? Kendimden özgür müyüm? Çevremden özgür müyüm? Geleceğimden, eh, geleceğimden özgür değilim. Peki ülkemden, dünyadan özgür müyüm? Hiç de fena sorular değil.

Cevabı da çoğu sorunun cevabıyla aynı. Kısmen. Her şeyden özgür olmasam da, bazı şeylerden geçici olarak özgür olsam da, özgürüm belli bir derecede. Zaten hayatın çoğunluğu kısmi değil mi? Hayatın çoğunluğu vasat değil mi?

Çok daha ciddi bir biçimde yazmak istiyorum. Uzun yazmak, detaylı yazmak istiyorum. Fikir çok, zaman yok. Daha doğrusu zaman ayırmak yok. Benim bok yemem.

Dur lan, koptum. Bu geceyi de piç ettim. Asıl çizgiyi düz tutmiyim de, bir geceyi piç etsem olur. Koptum çünkü benzinim bitti. Bir anlık bir heves vurdu yazmak için ve söndü. Olur öyle.

Araya bir kaç referans da attım eski işlerime, eski sözlerime. Sanki sikleyen varmış gibi bunu da yazdım ya, neyse. Çok egoist bir andı. Egoma sokayım.

Bu seferlik bu kadar. Kendinize nasıl bakarsanız bakın, onu da mı ben söyleyeceğim amına koyyim.