Ben normalde, bilen bilir, deftere yazıyorum bu tip şeyleri. Gir kapaklı var ya bir tane, o. Oraya böyle felsefik, süslü püslü, falan da felan yazıyorum. Arada bir iki kız falan okuyor, hoşlarına gidiyor, bir an için farklı çocuk oluyorum. Bunu böyle söylüyorum da, onları aşağılamak için falan değil ha, yanlış anlaşılmasın. Kendime böyle bir piç, bir pileyboy (evet, aynen okunduğu gibi yazdım, batıyorsa ingilizce blog okuyun) havası yakıştırdığım da yok. Bu sadece oluyor. Aslında tüm söyleyeceğim, o anın tadını çıkarmak güzel. Bu kadar.
Kendimizi kandırmayalım. Halk tabiriyle "götümüzün kalkması" hoşumuza gidiyor. Ego tatmini dediğimiz şeye karşı bir direncimiz yok. Olamaz da zaten. En fazla oto-sansürle tepkini kısıtlarsın. Ama içinde şişmiş bir balon her türlü oluyor.
Merak ettim şu an, acaba iyimser bir insan mıyım, kötümser mi? Söylesenize la. Bilemedim şimdi. Ya da tatlı çocuk mu, itin teki mi? "Aaaaa, olur mu öyle şey?"i cevap olarak kabul etmiyorum. Arada takılıyor kafama çünkü "ben kimim" sorusu. Hatta bunun hakkında yazmış olmam lazım bir ara, hatırlıyorum.
Müzisyenlik güzel şey ya. Yeteneğim olsa yapardım, yeminle. Bana uzaktan takdir etmek kalmış ama, gökteki büyük adam ne derse o. Ama hakikaten, özeniyorum ya. Güzel iş çünkü. Yani sırf ne iş yaptığımı sorduklarında bile "müzisyenim" diyebilmek için bile müzisyen olasım var (selam Kesici).
Hani bir an geliyor, böyle yalnızlık yüzüne vuruyor, ama böyle tokat atar gibi değil, profesyönel boksör hesabı, süper bir sağ kroşe atıyor, o çok fena. Bir de ilk başta acımıyor da, yavaş yavaş, uyuşarak acıyor. Sevimsiz bir şey.
Bir de zamanın ucunu kaçırmak var, pek sinsi. Hızlı tren gibi, bir bakmışsın bir yerde oturuyorsun, veya yatıyorsun, neresi olduğunu bile anlamıyorsun, kimlerleydin hatırlamıyorsun, hatta üstüne ne giymişsin onu bile bilmiyorsun. Genelde başın ağrıyarak kendine geliyorsun. sinsi bir şey ya, pis, çirkef (selam Akdikmen), uyuz bir şey.
Türkçe de güzel dil. Kelimeler güzel. "Yakamoz" güzel, "Manidar" güzel, "Özlemek" - "Özlem" (selam Kahyaoğlu, Uğun, Kabaoğlu) vs. güzel, "Kıvılcım" güzel... En güzeli ama "Mehtap" bence.
Dükkanı da kapayasım var. Yatağa akayım diyorum, şöyle bir uyuyayım. Artık ne zaman uyanırım Allah bilir (selam Ügümü). Kendinize iyi bakın.
Not 1: Bu yazı uykusuzlara (selam Ügümü), sırtı veya başı ağrıyanlara, İstanbul'da olan herkese, Türk rakçılara (yazım konusunda daha demin bir şeyler söylemiştim) (selam Kesici, Filiz, Şerbetçioğlu, Mutlu), kibirli sokak kedilerine, kadınlarıyla kavga etmiş olan erkeklere, İzmir sokaklarına, Göçek yıldızlarına, kamera görünce el sallayan insanlara, kumarbazlara ve küfürbazlara ithaf edilmiştir.
Not 2: Bu yazı yazılırken bünyeye zararlı hiç bir madde tüketilmemiştir, lakin yakın zamanda tüketilirken (ayıptır söylemesi, alkol) yazma girişimleri düşünülmektedir.