9 Eylül 2022 Cuma

Müsaade Edin De Biraz Uzanayım Şuraya

Benim sorunlarım başım çok kalabalıklaştığında başlıyor.

Mesele sorunsa, dertse, sıkıntıysa; nicelik benim için nitelikten daha ciddi bir sorun. Bir büyük dert, kötü de olsa, başa çıkılabilir oluyor. Ama çok sayıda sorun, ne kadar küçük oldukları fark etmeksizin, benim için yeryüzündeki cehennem. Çünkü ben bu çağa ait değilim, ben bu çağın hızına çıkabilen biri değilim. Benim durmaya ihtiyacım var, soluklanmaya, biraz sessizliğe, biraz yalnızlığa. Şartlar gerektirdiğinde doludizgin koşabiliyorum ama gün be gün deli danalar gibi koşturmak mizacımda yok. Bu devrin bu aceleciliğinden, bu şevkinden, bu akılsızlığından ve bu oburluğundan tiksiniyorum.

Bu yüzden emeklilik ve yaşlılık hayallerimi süslüyor. Yaşlı bir adamın koşmak için bir sebebi kalmıyor çünkü. Hatta koşmaması teşvik ediliyor. Ben nefret ediyorum koşmaktan.

İletişimden de tiksiniyorum; iliklerime kadar tiksiniyorum. İnsanlarla konuşmayı sevmiyorum. Elimde olsa iletişimi tamamen yok ederdim bu dünyadan. Tabii bu durumda bu blog olmazdı, yazamazdım. Belki bu kötü bir şey değildir, zaten burayı fazlasıysa savsaklıyorum.

Biraz rahatlasam, biraz uzaklaşsam normale döneceğim ama hala o son virajı alamadım. Hala çekmem gereken biraz yük kaldı. Yorgunluk sinirlendiriyor beni. O sinir de taşıyor işte, ne kadar kendini kontrol etmek istersen et taşıyor. Ondan sonra ondan nefret ediyorum, bundan tiksiniyorum diye buraya kelimeler kusuyorum işte.

Bunca yük, bunca çaba yaratıcılığımı da öldürüyor. Nadiren yaratabiliyorum bir şeyler artık. Köreliyorum. Köreldiğimi fark etmek de daha beter sinir ediyor beni.

Ama zor günlerin her birine rağmen bir sabah oluyor ve sıkıntılar buharlaşıyor. Bir gece geliyor ve can sıkıntılarımın yerini güzellikler alıyor. O gün bugün değil. O gece bu gece.

Buraya çok sık esip gürlüyorum, burada çok sık verip veriştiriyorum ama sebebim var. Burada her sızlandığımda üstümden biraz olsun yük hafifliyor. Yürümeyi severdim İspanya'dayken ama o yıllarda ve o topraklarda zaman daha bol. Artık eskisi kadar çıkamıyorum yürüyüşe. Ayaklarımla gidemediğim yere aklımla gitmeye çalışıyorum. Şanslıyım ki gidebiliyorum gitmek istediğim yere.

3 Eylül 2022 Cumartesi

Az Çorba

Çok yorgunum. Sanırım bu yüzden uzun zaman sonra buraya döndüm.

Hayatımın hız kesmesi lazım. Bir süre, yaşlı bir ağacın gölgesinde pineklemem lazım. Görüntümün aksine uzun mesafeler koşabilen bir adamım; ama her yarışın bir bitiş çizgisi var. Benim o çizgiye acilen varmam lazım.

Düşünmek dahi zor geliyor. Kelimeler ağır adımlarla beni terk ediyor. Bunca zaman sonra eskilerin aynısı, yenilikten uzak, keyif vermeyen bir yazı çıkmasının sebebi bu. Biraz da anın içinden kolay çıkabilmem, kendime dışarıdan bir gözle kolay bakabilmem ve bu yüzden bir takım doğal tepkileri verememem var ama o başka bir konu.

Yetişkinlik yıpratıcı ve şükürsüz bir süreç. Dünyanın ne kadar adaletsiz olduğuyla tanışma dönemleri bu dönemler. İnsan tabii ki daha iyiye gitmeyi, düzelmeyi umuyor ama umutların boşa çıkabileceğini öğrendiğin dönem de olabiliyor bu dönem. İki insanın hikayesi birbirine benzemese de patikaları aynı yoldan çok fazla kişinin geçmesi yaratır.

Bir de unutmamak lazım; iyi de kötü de gelmeye bir başladı mı üst üste gelir, çığ gibi büyür. Ama çığlar boğar insanı. Çıkması da zor olur. Nereye adım atacağını bilmeyen cümleler yazmamın sebebi bu sanırım.

Bu kadar uzun zaman sonra anlatacak çok şeyim birikmiş olsun isterdim. Ama öyle değil. Artık anlatacak çok şeyim birikmiyor. Sadece yaşamaya vaktim var, üretmeye değil, yaratmaya değil. Belki bir gün yaratmanın zamanı gelecek yeniden. Umarım gelecek.