10 Mart 2013 Pazar

Sıkışmaya Karşı Nefret

O kadar çok film türü var ki... Dram, komedi, korku, polisiye, aksiyon... Hayat dediğin ise trajikomedya.

Nasıl da basıyor yaşadıklarımız bazen üstümüze. Boğulacak gibi oluyoruz, nefes alamayacak gibi bir daha. İşte o mengene tek bir parçadan oluşmuyor hiçbir zaman. Her zaman birden fazla mazisi veya gerekçesi var acı çekenin.

Böyle düz yazmak her zaman için daha rahat, daha doğrusal. Şiir de yazan bir adam olarak söylüyorum; şiirin düz yazıdan yegane üstünlüğü daha etkileyici olması. Bence düz yazı şiirden daha çok duygu taşıyabiliyor. Tek eksik tarafı şiirdeki kadar insanı yakalayamıyor.

Bazen boğazıma takılan ne varsa hepsini tükürmek istiyorum. Beni tutan akıllı davranma dürtüsü oluyor. Yoksa emin olun çoğunuzla çok daha farklı bir mazimiz olurdu.

Tek bir kişiye yönelttim hayatımı son zamanlarda. Kendimi geri çekmeye çalışıyorum, rutinime dönmeye çalışıyorum ama olmuyor. Durup durup adını anıyorum. Dönüp dolaşıp ona geliyorum.

Uzun süren hikayelerde kaçınılmaz olarak acıklı bir bölüm olur. Hepimiz an geliyor o acıklı bölümü yaşıyoruz. Ben de o acıklı bölümlerden birini yaşıyorum işte.

Belki de benimkisi çok tek taraflı bir yaklaşımdır. Belki de ben sadece bir erkek olarak yaklaşıyorum gördüğüm her şeye. Belki de bir kadın nasıl düşünür ve hisseder anlayabilseydim bu kadar cevapsız sorum ve askıda kalan düşüncelerim, hislerim olmazdı.

Bir ihtimal ki Robert De Niro Taxi Driver'da biraz da beni oynadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder