4 Mart 2013 Pazartesi

Karamsar

Aydınlık bana samimi gelmiyor. Işık, güzellik, parlaklık, berraklık yapay duruyor, sanki kasti olarak her şey iyi gözüksün diye uğraşılmış gibi. Gerçek olmayan bir şey var kusursuz olanda. Karanlık özümüze daha yakın, biliyorsun ki o hep orada. Kusur ve kir insanlığa dair. Ama temiz olan temiz kalmıyor asla.

Yaşadığım ülke huzur vermiyor. Ben ülkemi seviyorum; Türk olmaktan mutlu ve gururluyum. Ne var ki bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak her an her şeyle savaşmaya hazır olmam gerekiyor; gerçek anlamda savaş, cehalete karşı savaş, özgürlük için savaş, para için savaş, sakin kalabilmek için savaş. Ülkem evimdir ve ben evimde huzurla oturabilmek istiyorum. Ben bir İranlıyla veya bir Suriyeliye aynı kaderi paylaşmak istemiyorum. Bir Amerikalı gibi gafletin esiri olmak istemiyorum. Bir Çinli gibi günümü korku içinde geçirmek istemiyorum. Ülkemin sınırları içindeki huzursuzluk ve kaygı sona ersin istiyorum.

Suyun ve denizin hayatımda bir değeri var. Suya temas etmek bana huzur veriyor. Bir yıla yakın bir süredir ne denize girdim ne de yüzdüm. Tuzlu suyun kokusu içimi yakıyor.

Üretken bir dönem geçiriyorum, lakin aklımdakileri gerçek kılabilecek olgunluk ve beceriye henüz sahip değilim. Cin olmadan şeytan çarpamazsın. On dört yaşımdayken tecrübe ettiğim kabuk değiştirmeyi tekrar yaşıyorum.

Belki de bir bunalım geçiriyorum. Asla emin olamıyor insan, bu kadar tereddüde ve güvensizliğe boğulunca. Zamana sığamıyor insan her şeye kendi çözümünü getirdiğinde. Kafandaki düzen oturmuyor hayata, çünkü  okyanuslar küçük bardaklara sığmaz.

Duygular cinsiyetlere göre değişiyor. Kadınlar daha şiddetli yaşıyor duyguları, bir anda yanıp bir anda sönüyorlar, dışa vuruyorlar. Erkeklerin duyguları daha derinde, daha sessiz, daha yalnız, daha hüzünlü. Bir kadını darmadağın olurken seyredebilirsin fakat bir erkeğin çöküşü zifiri karanlıkta ve kimsenin göremeyeceği anlarda olur.

Yanlış yapmamış olmak istediğiniz anlar vardır. Keşkeleriniz vardır. Onlardan kurtulduğumu sanmıştım, yanılmışım. Geçmişime dair düzeltebileceğim çok sayıda şey var. Şu an ne kadar ciddi ve samimi olduğumu bilmiyorum fakat bu dürtü engellenemez. Belki de irademin zayıfladığı bir an bu sadece ama bir kez de olsa olan bir şey artık vardır, gerçektir. İki kez ve daha fazla olan ise sıradandır.

Kendimde çok fazla insan görüyorum. Daha önce söz etmiştim, kalabalık bir iç dünyam var. Hangi gün kimi oynayacağımı ben bile bilmiyorum. Yaradılışım kaypak.

Sokaklar soğuk ve ıslaksa ve sen yalnızsan düşünecek çok şey buluyorsun. Üzülecek çok şey buluyorsun. Devam etmeni sağlayacak çok az şey kalıyor.

Gün doğumlarının ve gün batımlarının bir sonu yok. Şafak ve gurup biz öldükten sonra da devam edecek. Belki de bu kadar kafa yormamak gerek zavallılığa ve hüsrana dair.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder