12 Nisan 2020 Pazar

Salgın Zorlukları

Tarihe geçecek zamanlardan geçiyoruz. Uzaktan bakınca etkileyici gelebilir, çünkü sizinle asla alakası olmayacak insanlar bile sizin eylemlerinizi bilecek ise ortada etki vardır. Ancak bu örnekte şöyle bir sorun var; öyle bir tehdit ile yüz yüzeyiz ki bu tehdide karşı irademizin hiçbir hükmü yok. Ortada yeneceğimiz bir düşman yok, sadece etrafından dolanacak yolu bulmaya çalıştığımız bir engel var. İnsanlar olarak bu evrende ne kadar ufak bir yerimiz olduğunu söylemek kolay, bu gerçekle yüzleşmek ise bir o kadar zor.

Öyle günlerden geçiyoruz ki, dışarıdaki havayı doğrudan ciğerlerimize dolduramıyoruz. Doğru olan ile yapmayı istediğimiz eylemler arasında çok kalın bir çizgi var ve insanlığın çoğunluğu (ki bu çoğunluk içinde ben de varım) bu çizgiyi geçmemekte çok ama çok zorlanıyor. Çünkü ortada şöyle bir sorun var; insanlar olarak hür irade ve zekaya bir arada sahip olan Dünya üzerindeki tek canlı türüyüz. Zeka derken, yeryüzü üzerinde en çok etkiye sahip olan zekadan bahsediyorum, yoksa bizden başka zeki hayvanlar da var. Konuya döneyim; hem hayatımızı şekillendirecek zekaya sahip olan hem de etrafımızı şekillendirmeyi şiddetle arzulayan canlılar olarak; çaresizce kudretimizi sakınmak, bizim türümüz için ağır bir tercih. Şimdiye kadar bir yolunu bularak ilerledik; ancak kendi kısıtlamalarımıza isyan edeceğimiz bir gün olacak ve o gün çok da uzakta değil.

Bu ikilemin en korkuç tarafı bu yüzleşme anı; doğru olan ile istediğimizin kavgası. Çünkü hepimiz sevdiklerimizi görmeyi, sevdiklerimize dokunmayı, hayatımızın dizginlerini tutmayı, alışkanlıklarımızı sürdürmeyi istiyoruz ancak artık bütün bunların bir bedeli var; bu bedeli ödeyeceğimiz kesin değil ancak bu bedelin ağır olduğu kesin. Bütün kavgayı da bu dengesizlik çıkarıyor. Acı çekiyoruz, bu acıyı boş yere çekmiyoruz ama bir yere kadar acı çekebiliyoruz. Bu acıyı nereye kadar taşıyabileceğiz; bütün sorun bu.

Hayatım boyunca başkalarıyla iyi anlaşan biri oldum, ancak istemediğim bir şeyle yüzleştiğimde onu yıkma veya ondan çekip gitme hakkına sahiptim hep. Kendi adıma, ilk defa, böyle bir lükse sahip değilim (lüks kelimesini kasten seçtim). Bu çaresizlikle ilk defa yüzleşen biri olarak; bu acı gerçekle idare eder bir süre baş edebildim. İlk defa bugün direncim kırıldı. İlk defa bugün, taşıdığım ağırlıktan dizlerim titredi. Umarım bu itiraf, bu kişisel telkin yarın ve sonraki günlerde beni kuvvetli tutmaya yardımcı olur. Ama emin değilim. Şu an irademe pek de güvenmiyorum. Hakkımda hayırlısı. Hepimizin hakkında hayırlısı.

Bu arada, ikilemimi anlattım size, ancak, bir gerçek var ki o da şu; evde kalmalıyız. Hem kendimiz hem sevdiklerimiz hem de çevremiz için evde kalmalıyız. Beni okuyan kaç kişi var bilmiyorum, beni okuyup da durumun ciddiyetine göre hareket etmeyen kaç kişi var hiç bilmiyorum; ama bu mesajın tekrar edilmesinde fayda var. Evde kalın. Herkesin iyiliği için, evde kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder