7 Ocak 2022 Cuma

Sana Mektubum

Merhaba.

Seni boşlayalı çok oldu. Özledim bir bakıma. Her şey korkunç bir koşturmaca içerisinde gibi gözüküyor ama ben neden koşturuyoruz anlamıyorum. Koşacak bir şey göremiyorum. Ama yine de abartılı bir acele içerisindeyim. Kendi tercihim değil ama içindeyim. Seni o yüzden ihmal ettim.

Sıkıldım. Amaç göremiyorum. Önem veremiyorum. Eskiden kızgındım mesela, ki hala daha sinirlediğim oluyor. Ama şu an öfkeli değilim. Şu an öfkeli olmadığım için bir daha asla kızmayacakmış gibi hissediyorum çünkü şu an hiçbir şeyi önemsemiyorum.

Türkiye'nin yüzde kaçı şu an bunalımda? Peki dünyanın? Ruh sağlığı sorunlarını apolet gibi omzunda taşımayı seven, sorunlarıyla gurur duyan bir kuşağın temsilcisi olarak bu sorular ilgimi çekiyor. Gelecekte torunlarımız bizden ne kadar iğrenecekler?

Bıkmakta haklı mıyım? Bu mantıksız dünyanın içinde neye sabır gösteriyorum ben? Her şey sıkıcı.

Kaçacağım bugün. Saklanacağım. Sorumluluk almayacağım, çalışmayacağım, ilgi göstermeyeceğim. Bugün katlanamıyorum. Bugünü kendime istiyorum.

Şu an kar yağsın isterdim. İçimle dışım bir olurdu o zaman. Küçük detaylar büyük değişikliklere sebep olabiliyor. Çok gönülden inanmıyorum buna; çünkü bu argümanı sulu gözlü narin çıtkırıldım şımarık prensesler kullanıyor genelde. Ama bugün ben de sulu gözlü narin çıtkırıldım şımarık bir prensesim ve küçük detaylar büyük değişikliklere sebep oldu. Yaşattığını yaşamadan bu dünyadan gitmediğin gibi, eleştirdiğin şeye dönüşmeden de bu dünyadan gitmiyorsun.

Ego reklamı yapmak peşinde değilim. Ve kendimi başkalarına da anlatmak istemiyorum. Bir tek sana yazıyorum işte. Çünkü dürüst olalım, sen kimsin? Buraya yazdıklarımı kimler görüyor ki? Ben istediğimi alıyorum, hikaye orada bitiyor.

Her neyse işte, ben biraz sorumsuz olmaya gidiyorum. Bu kadarı benim de hakkım. Sağlıcakla kal. Umarım şu son temennimin ne kadar düşünceli olduğunu anlamışsındır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder