21 Ocak 2022 Cuma

Bir At Ne Kadar Mantıklı Konuşabilir?

Eskiden kim olduğumu bilmediğim gibi şimdi de kim olduğumu bilmiyorum.

Normalde varoluş krizlerimi gecenin geç saatlerine saklardım. Bu sefer istisna yapıyorum.

Yeryüzünde her zaman üzülecek bir şeyler var. Tıpkı mutlu olacak bir şeyler olduğu gibi. Ya da utanacak. Kızacak. Korku, şehvet, umut, hor görü, şefkat, endişe, cesaret. Şu koca dünyanın hangi kenarına, hangi köşesine baktığına bağlı her şey.

Karlı havaların yaratıcılığımla ilgisi var sanırım ama bu yaratıcılık renksiz bir yaratıcılık. Kar görünce aklıma trafiğin gelmesi ne demek istediğimi özetliyor olmalı.

Gece yastığa kafanı koyduğunda kolayca uyuyabilmek muazzam bir lüks. Ama sürekli olarak yıpranan, aşınan, tükenen bireyler nasıl uyuyabilsin kolayca? Kaldı ki en çok törpülenenlerin uykuya ihtiyacı var. Biraz olsun durgunluğa ihtiyaç var.

Bu kadar zor olmamalı. Biraz olsun kolaylık olmalı hayatta. Aslında var da, ama her geçen gün kolayla zoru ayıran çizgi uzaklaşıyor zorda kalanlara. Sıkıntılı, daha da sıkıntılı, daha daha sıkıntılı, aşırı sıkıntılı, akıl almaz derecede sıkıntılı ve ondan da kötüsü diye bir sıralamayla daha betere iniyoruz artık. Bu gidişata dur demekten söz ediyoruz sürekli ama hangimiz eyleme geçiyoruz ki?

Didinmek, debelenmek benim özümde var. Hiçbir zaman tamamen pasif, tamamen durgun kalmayacağım. Hayallerimden söz ederken fark ettim bunu. Ben hayaline ulaşmak istemeyen o tiplerdenim. İstemiyorum hayalim gerçek olsun. O var olmadığı sürece güzel.

Tezata düşe düşe ilerlememin sebebi şu; dengem kalmadı. Fiziki dengesi zayıf bir insan için zihinsel dengesi kıyas kabul etmeyecek kadar gelişkin bir insanım aslında; ama denge kalmadı bende de. Bir gün yataktan bir kalkıyor insan ve bir fırtınanın göbeğinde buluyor kendini.

Kendimi iyi hissetmek istiyorum. Aslında anlattığım her şeyin özü bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder