16 Nisan 2012 Pazartesi

Sanatçının Gökkuşağı Kafası

Hey, selam. Ne de güzel bir rastlantı bu böyle. Beni benle konuşamıyorken yakaladın. Aslında o konuşmuyor benimle, yoksa ben konuşurum ama ben ne ketum bir herifmiş.

Bu ilk değil ama. Bu ben olacak meymenetsiz iletişim konusunda iyi değil. Hoş, ben de bayılmam saatlerce konuşmaya ya da kimin ne yaptığını her an öğrenmeye, ama en azından hal hatır sormayı, iki kelime muhabbet etmeyi bilirim. Ben telefon sevmez, sosyal medyada yoktur, konuşacağı tutsa bile en fazla anlamsız bir şeyler homurdanır. Bu ben beni çok yoruyor.

Ya dur beni çok konuştuk. Sen nasılsın? Varsa bir derdin sıkıntın anlat. Şunun şurasında muhabbet etmek gelmiş içimden, bari sen anlat. Neler yapıyorsun son son? Nerelerdesin, kimsin şu aralar, kaç kişinin birden anıları var içinde? Hangi arkadaşım olarak, hangi yakınım olarak karşımdasın şu an?

Ben şu aralar tablolara merak saldım. Aslında anlamam resimden falan. Sadece hoşuma gidenleri seçiyorum. Arada bir bakıp kafamı dinliyorum. Yeryüzünde benden daha cinsler var diye hayret ediyorum. Ben dediysem ben değil, ben. Hani şu ketum olan.

Bilmem belki kafan karışmıştır. Haklısın, bazen ben de anlamıyorum beni, benle ben aramızdaki ilişkiyi. En iyisi bizi adaş gibi düşünmen. Mesela ben tembelimdir, çalışmam etmem. Sonra ben gelir kızar. Git çalış der. Gider çalışmaya başlarım, sonra gene tembelliğim tutar. Benle pek geçindiğim söylenemez aslında, ama idare ediyoruz bir şekilde.

Ha, bu arada kusura bakma, müziği kapamadım. Rahatsız olmadın umarım. Faithless dinliyorum. Bayılıyorum o gruba. Ben bile seviyor. Sen sever misin Faithless? Çok yaratıcı adamlar, vokalistleri de müthiş bir adam zaten.

Dur bakayım kaç kişiyiz? Ben varım, ben var, belki diğer benler gelir birazdan, sen varsınız, bakıyorum da bayağı kalabalık gelmişsiniz, daha onlar da var... Çok kalabalık olacak burası. İyidir ama. Düşünsene bir de yalnız olduğumu? Çok sıkılırdım herhalde.

Hah, bak, onlardan biri geliyor. Önce bir bana bakacak, tek bir bana bakacak ama, sonra senlerden birine gelip deli olduğumu söyleyecek. Aldırma sen o onlara. Laf aramızda, o onlar biraz sığdır. Onun gibi çok var işin kötüsü. Onun gibi onlar Dali'yi ya da Jim Morrison'u ya da Sarte'ı da anlamıyorlar zaten. Takma o yüzden.

Anlatacak çok şeyim var gibi. Bütün benler konuşmaya heves etmiş sanki bugün. Ben hariç, o hala oturuyor orada kös kös. Onu boş ver, şöyle bir sorun var, ben hangi benim? Hangi ben olacağımı hatırlasam ne anlatacağımı bileceğim.

Bak ne diyeceğim, belki gökkuşağı ne alaka merak ediyorsundur. Gökkuşağının kötü bir anlamı yok, sadece biraz değişik, biraz farklı bir ruh hali. Biraz gri bir adamımdır aslında, ben ise düz siyahtır, bu gökkuşağı hangi benden geliyor bilmiyorum.

Bana geldiğin de iyi oldu. Yeni bir kontak, yeni bir temas; güzeldir böyle şeyler. Yeni şeylerin gizemi çeker adamı. Kendini kandırma ihtiyacını giderir.

Aslında daha çok konuşmak isterdim, ama bakmayı çok istediğim bir fotoğrafı aramam gerekiyor. Sen biraz onla takıl, ben daha sonra dönerim. O zamana kadar kendine iyi bak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder